4 Mart 2008 Salı

Guard #1


Basketbolumuzda izlediğim ilk modern point guard Orhun Ene'dir.. Orhun Ene-Harun Erdenay ile milli takım ve Ülkerspor önemli bir guard ikilisine kavuşmuştu ve bu ikilinin takım oyununa elliden fazla sayı ile katkı yapması da hücum gücünü arttırıyordu.. Orhun'un günümüz guardlarından farkıysa atmak ile attırmak arasındaki dengeyi yakalayabilmesiydi sanırım, savunmada da gayretli ve rakibin oyununu bozan bir oyunu vardı, gerçi Harun pek savunma yapmazdı ama maç bitiminde karşı takım oyuncusundan her zaman skor anlamında üstün olurdu, biz de gülümserdik.. Ön alanımızdan ve yaptıkları katkıdan memnunduk.. Orhun-Harun sonrası dönemin oyuncuları Kerem Tunçeri-İbrahim Kutluay oldular, İbrahim bir dönem Avrupa'nın en önemli skorerlerinden birisi oldu ve savunması da kafaya taktığı zaman gerçekten çok etkiliydi, Kerem ise Milli Takım ve Efes Pilsen'de bekleneni veremedi, yeniden gittiği Beşiktaş'ta ise küllerinden doğdu ve kendisini Real Madrid kadrosunda buldu, şimdi de orada gayet iyi maçlar çıkartıyor, İbrahim ise Paok forması giyiyor, basketbolu Fenerbahçe'de bırakacak!

Kerem Tunçeri de önceleri atmak ve attırmak arasında kaldığından ve basının üzerine çok fazla yüklenmesinden dolayı sorunlar yaşadı, ancak Beşiktaş'ta oynadığı dönemde "skor yapmanın" da önemli olduğunu anladı ve elindeki çekingenliği bir kenara bırakıp önemli maçlar aldı.. Özellikle point guardların görevi oyun kurmak olduğundan fazla sayı atınca ya da fazla sayıda top kullanınca büyük eleştiri almaları da kaçınılmaz oluyor, ancak günümüz basketbolunda bu dengeyi kurabilen ve skor yaparken aynı zamanda oyun organize edebilen birçok guard var.. Eleştiriler kalıplaştığından ve maç sonundaki istatistik hanesine bakılarak yapıldığından oyuncuların yaptığı etki artık çok fazla önemsenmiyor.. Yılların basketbol yorumcuları çıkıp "Kerem 27 sayı atmış ama 4 assist yapmış, bu noktada düşünmelisin" diyorlar ve oyuncuların aklı karışıyor..

Şimdi Orhun'a Kerem'e gitme sebebime geleyim, uzun zamandır takip ediyorum ligi, onlarca guard izledim ancak bu son dönemdeki kadar korkanlarını görmedim.. İleride Milli Takım'ın değişilmez guardlarından olacağı söylenen Mehmet Yağmur bomboş olmasına rağmen topu dışarıya çıkartıyor, ya da Barış Ermiş kontrollü oynamaya çalıştığı zamanlarda birçok şut pozisyonunu es geçiyor, Hakan Demirel ise ne yaptığını bilmeden hala 15 yaşındaki çocuk gibi oynuyor.. Basketbolumuzun en çok eleştirilen pozisyonundaki bu çocukları yetiştirme şeklimiz farklı sanırım, makina gibi duygusuz ve düzeni işletici oyuncular olmasını istiyoruz guardların.. Altyapıdan beri bu böyle yoksa Will Solomon ile yan yana oynayan bir Hakan Demirel nasıl böyle olabilir.. Biraz daha güvenin çocuklar, hiçbiriniz Ender Arslan kadar kötü olamazsınız..

Notlar: Engin Atsür'ün Bennetton sezonunu pek takip edemiyorum ama Orhun ekolünden bir guard ve milli takım için önemli olacaktır, Tutku ise Ülker'de gördüğü ikinci sınıf oyuncu muamelesinden kurtulunca önemli bir oyuncu oldu ama tıpkı Cüneyt Erden gibi o da kariyerinin sonlarında artık.. Muratcan-Sinan Güler kardeşler de atletik iki numaralar olacaklar, özellikle savunma katkıları çok büyük ve Sinan milli formayı giyebilir, Muratcan bir dönem Point Guard olarak denense de asıl pozisyonu iki numara..

1 yorum:

farawaysoclose dedi ki...

Sinan'ın boyu sanırım 1 numara için fazla uzun. Muratcan olabilirdi ama bir türlü o kadar iyi bir oyuncu olamadı. BJK'da birkaç yıl evvel oynadığı oyunun yanına yaklaşamadı ama Telekom'da şimdi güvenilir bir yedek olarak çok faydalı oluyor.
Kerem'in oyunu hakkında yorum yapmam ama Türkiye'de acayip baskı altındaydı, psikolojisi bozuktu ve her Türk sporcu gibi duygularıyla oynuyordu, yurt dışında kendini buldu. bence hiç dönmesin.
duygusal demişken, en skorer oyun kurucu Mrsic'dir, onun üstüne tanımam!